Kyzikos antik kenti, Balıkesir ili Erdek ilçesi sınırları içinde, antik dönemde Arktonnessos (Ayı Adası) ya da Arkton Oros (Ayılar Dağı) olarak anılan Kapıdağı Yarımadası’nın ana kara ile birleştiği kıstağın güney ucuna yakın kısımda, Erdek-Bandırma karayolu üzerinde, Erdek’ten 8 km doğuda yer almaktadır. Propontis’te üç doğal limana sahip, stratejik açıdan hem anakara, hem de Kapıdağı’nı kontrol edebilecek konumda olması nedeniyle, Kyzikos yerleşme yeri tarih boyunca hep önemli olmuştur. Özellikle Hellenistik ve Roma dönemlerinde bölgede söz sahibi olan kentin ortaya çıkarılmasına yönelik düzenli kazı çalışmalarına 1988 yılında başlanmış olup, bu çalışmalar 1997 yılına kadar davam edebilmiştir.[1] Belirli bir dönem kazı yapılamayan kentteki ikinci dönem çalışmaları 2006 yılında tekrar başlamıştır.[2] Bugün Düzler mahallesiyle iç içe ve tamamına yakınının özel mülkiyet üzerinde yer alması Kyzikos antik kentinde kazı yapmayı zorlaştırmaktadır (Harita). Çalışmamızı oluşturan kentin batı nekropol alanında da böyle bir durum söz konusu olup, 2007 yılında yaptığımız çalışmalar da izin alınarak yapılabilmiştir.[3]
Antik kentlerin dışında yer alan nekropoller genellikle kaçak kazılarla tahrip edilmişlerdir.[4] Kyzikos nekropolünde de kaçak kazı ihbarı alınınca bu alanda bir çalışma yapılmıştır. Özel mülkiyet olması nedeniyle daha önceki dönemlerde kazı yapılamamıştır. Ancak çeşitli dönemlerde yapılan araştırmalarda kente ait çok sayıda mezar steli tespit edilmiştir.[5] Ayrıca kentin güneyinde yol genişletme çalışmaları sırasında bir anıt mezara ait olan alınlık parçası bulunmuştur.[6] Kyzikos antik kentinde araştırma yapanların bulmak istediği mezar anıtların en önemlisi ise kente adını veren Kral Kyzikos’un mezarıdır. Argonautlar mitolojisinde adı geçen bu kralın,[7] Erdek’ten Bandırma’ya giderken, Çanakkale yol ayrımından sonra yolun solunda yer alan tümülüste gömülü olduğu kabul edilir.[8] Ancak, şimdiye kadar her hangi bir çalışma yapılmadığından bu durum gizemini korumaktadır. Kyzikos’taki mezar buluntuları arasında lahitler önemli bir yere sahiptir. Kapıdağı’nı anakarayla birleştiren kıstağın Bandırma Körfezi tarafındaki alanda bulunan birkaç parça dışında, genellikle lahitlerin batıdaki nekropol alanından çıkarıldıkları bilinmektedir.[9]
2007 yılında Kyzikos Nekropolü’nde kaçak kazıcıların önüne geçmek ve onlardan kurtarmak için kısa süreli bir çalışma yapıldı.[10] Bu çalışmalar sonucu, 248 cm uzunluğa, 132 cm genişliğe ve 154 cm yüksekliğe sahip bir mermer lahit çıkarıldı.[11] Bezemesiz ve kaba bir işçilik gösteren lahdin içinden düzensiz ve dağılmış halde 12 adet kafatası, çok sayıda kemik ve arkeolojik buluntu çıkarıldı.[12]
Kyzikos Nekropolü’ndeki lahitten çıkarılan bu malzemelerin incelenmesinde, genel Roma Dönemi çalışmalarında kullanılan gelişim ölçütleri göz önünde bulundurularak eserler gruplara ayrılmış ve benzerleriyle karşılaştırılarak değerlendirilmiştir.
Nekropol alanında uzun süreli kazıların yapılamaması çıkan eserlerin kendi içinde karşılaştırılmasını olumsuz yönde etkilemiştir. Bu nedenle daha çok diğer yerleşim alanlarından çıkan buluntularla karşılaştırılarak kentin Roma Dönemi’ndeki yeri ve konumu belirlenmeye çalışılmıştır.
A. SERAMİK BULUNTULAR
1. Unguentaria
Nekropollerde yapılan kazılarda bulunan örnekler dikkate alındığında, Roma döneminde mezar hediyesi olarak bırakılan eserler arasında pişmiş toprak unguentariumların önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Kyzikos Nekropolü’ndeki lahitte yükseklikleri 15 ile 20 cm arasında değişen dört adet pişmiş toprak unguentarium bulunmuştur (Çizim 1-4; Resim 1).
Hellenistik ve Roma dönemi mezarlarında çok sayıda karşımıza çıkan ve lacrimaria[13] veya balsamaria[14] olarak da bilinen bu küçük şişelerin, bazı araştırmacılar tarafından, cenaze törenlerinde ağlayıcıların gözyaşlarını biriktirmek için kullanıldığı düşünülmektedir.[15] Bu ismin 20. yüzyılın başında Kartaca’da araştırma yapan Fransız bilim adamları tarafından verildiği de bilinmektedir.[16]
Tartışmalı bir kullanıma sahip olan unguentariumların Roma Dönemi’nde üretilen örnekleri Hellenistik Dönem örneklerinden form olarak farklılık göstermektedir. Bu dönemde, daha önce yaygın olan iğ gövdeli tipin yerini torba ve küresel gövdeli unguentariumlar alır.[17] Ancak cam örneklerin maliyetlerinin seramik örneklere göre daha ucuz olması, pişmiş toprak örneklerin Roma döneminde pazarın büyük kısmını cam unguentariumlara kaptırmasına neden olur.[18] Buna rağmen, cam örnekler kadar yaygın olmasa da yine üretilmeye devam edilmiştir.
Kyzikos’taki lahitten çıkarılan Kat No: 1-4 nolu pişmiş toprak unguentariumlar yivli yapıları, uzun silindirik boyunları ile torba ve küresel gövdeli örneklerden oldukça farklı bir yapıya sahiptirler. MS 1. yüzyıla tarihlenen torba ve küresel gövdeli örneklerde,[19] hem boyun daha kısa hem de karın daha büyüktür. Kyzikos örneklerine en yakın olanlar Dündar tarafından “Diğer Tipler” başlığı altında incelenen ve MS 1-2. yüzyıla tarihlenen örneklerdir.[20] Ancak Patara Nekropolü’nde bulunan sadece boyun kısmı yivli bu unguentariumlar da özellikle karın yumurta şeklinde bir yapıya sahipken, Kyzikos Nekropolü’nde bulunan ve tamamı yivli olan unguentariumların taban kısımları daha geniş ve düz yapılmıştır. Bu yapılarıyla daha çok şamdan tipli cam unguentariumlara benzemektedirler. Bu da MS 2-3. yüzyıllarda, Kıbrıs[21], Trakya[22], Tralleis[23] ve Patara’da[24] olduğu gibi, Kyzikos’ta da uzun boyunlu, geniş tabanlı, olasılıkla camdan yapılan “şamdan biçimli” unguentariumun taklitlerinin pişmiş topraktan üretilerek kullanılmış olabileceklerini düşündürmektedir.
2. Tek Kulplu Testi
Kyzikos Nekropolü’ndeki lahit buluntularının en üstünde yer alan Kat No: 5’teki testi (Çizim 5; Resim 2), yuvarlak dışa taşkın dudaklı, kısa dar boyunlu, şişkin karınlı ve halka kaidelidir. Karnın sadece şişkin kısmını çepeçevre saran yivler işlenmiştir. Genel yapı itibariyle lagynosa[25] benzemektedir. Ancak kısa boyun, karından boyuna geçiş ve kulp yapısıyla farklıdır. Kyzikos örneğiyle benzer yapıya sahip olan ve MS 1. yüzyılın ikinci yarısına verilen örnekler Kıbrıs’ta bulunmuştur.[26] Yine MS 1. yüzyıla tarihlenen Royal Ontario Museum’daki kaplarla[27] gövdelerinin yivli olmasıyla benzer, ancak form olarak farklılık gösterir. Yivli gövde ve kısa boyun yapısıyla daha yakın benzerleri MS 1. yüzyılda Efes’te görülür.[28] Ancak, Kyzikos örneği onlardan daha geç olmalıdır. Ayrıca Hamur rengi ve karındaki yivlerle aynı mezardan çıkarılan unguentariumlarla da (Resim 1) benzerlik gösteren bu tek kulplu testi MS 3. yüzyılda yapılmış olmalıdır.
B. CAM BULUNTULAR
1. Unguentaria
Roma Dönemi unguentariumlarını, Hellenistik Dönem örneklerden ayıran en belirgin özellik, ayak kısımlarının olmamasıdır. Roma Dönemi’nde eserler genellikle sarkık karınlı, yuvarlak veya düztabanlıdırlar.[29] Ortaya çıkışları merkezlere göre farklılıklar gösterse de MS 1. yüzyılda yaygın olarak kullanıldığı kabul edilmektedir.[30] Yapıları birbirine paralellik gösteren Roma dönemine ait pişmiş toprak ve cam unguentariumların örnekleri birçok kentte[31] ve müzelerin koleksiyonlarında bulunmuştur.[32]
Kyzikos antik kentinde bulunan Kat No: 6-11 nolu cam unguentariumlar (Çizim 6-11; Resim 3, 4), Roma Dönemi’nde keşfedilen ve yaygın olarak kullanılan serbest üfleme tekniğinde yapılmıştır.[33] Bu tekniğin MÖ 50 yılında kullanılmaya başladığı ve MS 1-2. yüzyıllarda devam ettiği kabul edilmektedir.[34] Maliyetinin seramik örneklere göre daha ucuz olmasından dolayı MS 1. yüzyıl içlerinde cam örnekler, pişmiş topraktan yapılanlara oranla daha çok tercih edilmiştir.[35] Serbest üfleme tekniği, seri üretimlere imkân sağlamış olup, özellikle Ege ve Akdeniz’deki birçok kentte üretilmiş ve ihraç edilmiştir.[36] Bu süreçte özellikle unguentariumlar Roma camcılığında en yaygın üretilen form haline gelmiştir.[37]
Erten[38], “cam unguentariumların, Roma günlük yaşamında sıkça kullanılan kokulu yağların, parfümlerin, merhemlerin yani “unguent” lerin saklanmasına yaradığı için bu isimle tanındığını, ayrıca iç kalıp tekniğiyle üretilmiş olan cam formların (aryballos, alabastron, amphoriskos ve oinokhoe) üfleme tekniğinde yapılmış karşılığı olduğunu ileri sürmektedir”. Günlük kullanımın yanı sıra,[39] Roma inanç anlayışına göre ölen kişinin öldükten sonraki yaşamında kendini evinde hissetmesi, mezarının güzel kokması gibi amaçlar için de bu girişimlerin yapıldığı genellikle kabul edilmektedir.[40]
2007 yılında Kyzikos Nekropol alanında yapılan çalışmalarda da, yukarıda belirttiğimiz gibi, çok farklı malzemeler çıkarılmış olup,[41] ilk sırayı altı örnekle cam unguentariumlar almıştır (Çizim 6-11; Resim 3, 4). Bunların değerlendirilmesinde büyük oranda Roma camları hakkında temel çalışmalardan birini yapan Isings’in tipolojisi esas alınmıştır. Buna göre Kat No: 6-9 (Çizim 6-9; Resim 3) şamdan biçimli[42] gruba dâhil edilirken, Kat No: 10 ile 11’in (Çizim 10, 11; Resim 4) Isings’de form olarak tam karşılığını bulmak zordur. Kyzikos’taki şamdan biçimli örneklerin form olarak karakteristik özellikleri uzun dar bir boyunlarının olması ve uzun boyunlu şişelerden farklı olarak da konik ve çan biçimli gövdeye sahip olmalarıdır. Boynun gövdeden daha uzun olması, en belirgin özellikleridir. Kat No: 6- 8’de boyun kısmının yukarıdan aşağıya doğru genişlediği (Resim 3), örneklerin tamamında boyun ile gövdenin bir boğumla birleştiği görülür (Resim 3, 4). Kat No: 7 ve 8 konik, Kat No: 6 ve 9 çan gövdelidirler.
Anadolu dışında üretimi fazla yaygın olmayan Kat No: 10 ve 11 nolu örneklerin benzerleri tüp biçimli gruba dâhil edilmiştir.[43] Tüp biçimli grubun özelliklerini incelediğimizde ortalama 13 cm yüksekliğe sahip olan Isings Form 8’de yüksekliğin yarısı gövdeyi diğer yarısı da boynu oluşturmaktadır.[44] Ayrıca boyun ile gövdesi arasında alet izi olan bu formun tabanı da tüp biçimindedir. Kat No: 10 ve 11 ise, yaklaşık 20 cm yüksekliğinde ve bunun üçte ikisi buyun kısmına aittir. Form 8’in aksine tabanları da düzdür (Çizim 10, 11; Resim 4). Bu nedenle yapı olarak birbirlerini tam karşıladıkları söylenemez. Ayrıca, son elli yılda yapılan kazılar ve çıkan eserler dikkate alındığında, 1957 yılında Isings tarafından oluşturulan formlar yetersiz kalmış olabilir. Bundan hareketle bu güne kadar çıkan örnekler dikkate alınarak yeni bir tipleme yapılmasının daha sağlıklı olacağı kanaatindeyim.
Kat No: 10 ve 11’in benzerleriyle Afyon[45] ve Gaziantep müzelerinde,[46] Saraylar’da[47] ve British Museum’da[48] karşılaşmaktayız. British Museum’daki üç örneğin Kyzikos’tan; diğerinin Smyrna’dan gittiğini belirten Lightfoot,[49] bunların benzerlerinin Kıbrıs ve Suriye’de olmadığını, ayrıca bilinen örneklerin Anadolu’dan geliyor olması nedeniyle, bu tip unguentariumların Anadolu kökenli ayrı bir grup olabileceğini savunmaktadır. Bu da yukarıda ortaya koymaya çalıştığımız gibi, Isings’in 1957 yılında yaptığı tiplemenin yetersiz kaldığı görüşünü desteklemektedir.
Genellikle renklendirilmemiş doğal yeşilimsi ya da mavimsi camdan yapılan şamdan biçimli unguentariumların, cam üfleme tekniğinin kullanılmaya başlamasıyla bitlikte MÖ 1. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren Roma camcılığında en yaygın kullanılan form haline geldiği kabul edilir.[50] Şimdiye kadar tespit edilip değerlendirilen buluntulardan hareketle, şamdan biçimli unguentariumların MS 1. yüzyılda üretilmeye başlandığı ve MS 3. yüzyıla kadar üretimlerinin devam ettiği görülmektedir.[51] Harden ise, şamdan biçimli unguentarium üretiminin MS 3. yüzyılın sonlarından itibaren bittiğini ileri sürmektedir.[52] Kyzikos’ta bulunan örneklerin de genel yapıları itibariyle MS 3. yüzyılda yapıldığını düşünmekteyiz.
2. Kâse
Kâseler farklı form yapısına sahip olsa da, genel özellikleri itibarıyla sığ ya da derin gövdelidirler. Bazı örneklerde gövde düz ya da içbükey bir diple sonlanırken bazı örneklerde kaide bulunmaktadır. Roma Dönemi’nde çok sayıda merkezde üretilen kâselerin bir kısmının gövdesi sade bırakılırken, farklı şekillerde bezenen örnekler de vardır.[53] Birçok cam örnekte olduğu gibi, bu formun ilk örneklerinin ortaya çıkışında da metal ve pişmiş toprak kâselerin taklit edildiği kabul edilir.[54] Bazı cam formların aksine günlük kullanımda sıkça karşımıza çıkan kâseler, Roma Dönemi ile birlikte sofraların vazgeçilmezleri arasına girmiştir. Bu amaçlı kullanımları da çok sayıda üretilmelerini sağlamıştır.
Kyzikos’ta bulunan örneklerden ikisi[55] (Çizim 12,13; Resim 5 ab), Isings’in Form 87 olarak adlandırdığı yüksek ayaklı derin kâseler grubuna girmektedir.[56] Diğer kâselerin aksine, az rastlanan bu formdaki örneklerde kaideler yüksek olup, genellikle MS 2-3. yüzyıla tarihlendirilmektedirler.[57] Taban kısmına yakın bölümden kırık olan bir diğer örneğimiz ise (Çizim 14; Resim 5 c), Isings’in Form 96 olarak tanımladığı yarım küresel kâseler grubuna aittir.[58] Ayaklı kâselere göre daha yaygın olan yarım küresel kâseler özellikle MS 3-4. yüzyılda yaygın olarak kullanılmıştır.[59] Dışa doğru çıkıntı yapan ve kesilerek düzleştirilen bir ağız, küresel gövde ve hafif konkav dipten oluşan bu kâse oldukça ince bir yapıya sahiptir. Kolay kırılabilir olmasından dolayı günlük kullanımın dışında bir amaçla yapılmış olmalıdır. Yakın benzerlerini MS 2. yüzyılda Kıbrıs’ta[60] ve Royal Ontario Museum’da[61] görmekteyiz. Roma İmparatorluğu’nun geneline yayılmış olan bu formun, daha sonraki dönemlerde de kullanılmaya devam ettiği anlaşılmaktadır.[62] Ayrıca Roma Dönemi’nde üreticiler her ne kadar yeni formlar ortaya koysalar da beğenilen ve yoğun kullanıma sahip olan bu tip örnekler, uzun süre üretilmeye devam etmiş; bu da Roma İmparatorluk Dönemi’nde üretilen örneklerin tarihlendirilmesini zorlaştırmıştır.[63] Roma Dönemi’nin fazla kullanılan örnekleri arasında yer alan, Kyzikos’taki bu kâseler genel yapıları ve diğer mezar buluntuları dikkate alındığında MS 3. yüzyılda yapılmış olmalıdır.
3. Sürahi
Küresel şişkin gövdeli, dar boyunlu şişelerin sade örnekleri olan bu kaplar Isings Form 103 ile tanımlanmaktadır.[64] Bu tip sürahiler boyun ile gövde arasında daraltılarak yapılmış bir boğuma sahiptir (Çizim 15; Resim 5 d). Bu çeşit ürünler Suriye ve çevresinde MS 3. yüzyılda üretilmişlerdir.[65] Genellikle düz silindirik boyunlu yapılan bu örneklerin ağız kısımları çarkta kesilerek düzleştirilmiştir. Daraltılmış boyunlu sürahilerin bilinen en erken örneğinin Almanya’daki Cologne şehrinde olduğunu ve MS 3. yüzyıla tarihlendiğini savunan Isings, ayrıca farklı merkezlerde bulunan örneklerden de söz etmektedir.[66]
Birçok merkezde, özellikle de batıda bilinen[67] bu formun paralelleri, Anadolu buluntuları arasında önemli bir yer tutmaktadır.[68] Ayrıca, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde de benzer örneği vardır.[69] MS 3-4. yüzyıllara tarihlenen bu sürahinin Suriye’de yapıldığı kabul edilmektedir. Türkiye’deki müze ve koleksiyonlarda MS 3-4. yüzyıllara tarihlenen çok sayıda daraltılmış boyunlu sürahilere rastlanmaktadır.[70] Kat No: 15, Geç Roma Döneminde yaygın olarak kullanılan bu formun Kyzikos’ta da üretildiğini göstermektedir.
C. ALTIN BULUNTULAR
1. Küpeler
Küpe, takı olarak antik dönemlerde kadınların yanı sıra erkekler tarafından da kullanıldığından, özellikle erken dönemlerde hem kadınlar hem de erkeklere sunulan mezar hediyeleri arasında da yer almıştır.[71]
Anadolu’da MÖ 3. bine ait buluntular arasında küpe örneklerine rastlanmıştır.[72] Arkaik ve Klasik Dönem mezarlarında ise daha ince işçilikli örnekleri tespit edilmiştir.[73] Hellenistik Dönem’de bölgeler arası bir bütünlük sağlanırken, Roma Dönemi’nde de küpe örnekleri zengin çeşitleriyle var olmaya devam etmiştir.[74] Halkasında disk formunda apliği olan iki küpe, 2007 nekropol sondajında bulunmuştur (Resim 6). Tabanı düz, dışa doğru bombe yapan yarım diskin tabanına lehimlenen dairesel kesitli telin bir ucu kendi etrafında çevrilerek halka şeklinde ilmik yapılmış, diğer uç ilmikten geçerek küpenin halkası oluşturulmuştur. Ayrıca bu örneklerin bir de halkasına sarkaç takılanları vardır.[75] Bu çeşitliliğin zaman içerisinde tiplerin artırılması sonucu oluştuğu düşünülebilir. Benzer örneklerinin genelde MS 2-3. yüzyıla tarihlendiği,[76] Kat No: 16,17’de aynı tarihlerde yapılmış olmalıdır.
2. Altın Pullar
Lahit mezarın içindeki dolgudan çıkarılan Kat No: 18-21’deki altın pullar (Resim 7) tek yönlü kalıba çekiçleme yöntemiyle yapılmış çok ince levhalardır. Bu pulların üzerinde Kyzikos darphanesini gösteren “KYZ” harfleri ve Capricorn yer almaktadır.[77] Bazı araştırmacılar bu tür eserleri “aplik” olarak değerlendirmiştir.[78] Ancak aplik bir yere monte edilen anlamına gelmektedir. Bu eserlerin lahit mezardan ele geçmiş olması başka amaçla, yani mezar hediyesi olarak kullanılmış olabileceğini göstermektedir.
Roma öncesi Yunan inanışları gereği, ölen kişilerin ağzına bir “obolos” (bir drahminin altıda biri) bırakmak zorundaydılar.[79] Aksi takdirde, yer altı ülkesine giden ölülerin ruhları, Akheron’un bataklık sularından geçip, ölüler ırmağının karsı kıyısına ulaşamazdı. Bu işi yapabilmesi için ölünün sandalcı Kharon’a vermesi amacıyla, ağzına koyulan sikkeler sayesinde ruhlar huzura kavuşuyordu. Ölünün ağzına yerleştirilen bronz sikkelerin yanı sıra altın plakalardan yapılmış, sikke izlenimi veren ‘impression sikkeler’, yalancı sikkeler ‘hayalet paraların da’ kullanıldığı belirtilmektedir.[80] Atina, Megalapolis, Sicilya, Güney İtalya, Sikyon gibi merkezlerde de görülen[81] bu inanç anlayışının Roma Dönemi’nde de devam ettiği, Kyzikos’taki lahit mezardan çıkan örneklerinde benzer amaçla kullanılmış olabileceğini düşündürmektedir. Yine Parion Nekroplü’nde bulunan örneklerinde benzer amaçla kullanıldığı kabul edilmektedir.[82] Altın pulların üzerine işlenen capricorn, erken dönemlerden itibaren bilinen ve kullanılan keçi başlı balık gövdeli karışık yaratık olup, Roma İmparatorluğu sürecinde de kullanım görmüştür.[83]
D. DEĞERLENDİRME
Buluntuların formları ve gelişimi hakkındaki bilgilerimiz çoğunlukla kutsal alanlar ve mezarlardan ele geçen örneklere dayanmaktadır. Özellikle, gerek antik dönemde gerekse de günümüzde defineciler mezarların içine bırakılan hediyelerle ilgilenmiş ve bu mezarları soymuşlardır. Bu da kaçak kazılar sonucu ele geçen, ama yeri kesin olarak bilinmeyen eserlerin tarihleyici bütünden kopmasına neden olmuştur. Bu nedenle, Kyzikos’ta yapılan sistemli kazılarda ele geçen buluntular hem tarihlendirme hem de değerlendirme açısından önem taşımaktadır. Bu düşünceden hareketle, 2007 yılında yapılan düzenli kazılar sonucu nekropolden çıkarılan farklı tür örnekler, form ve üslupbilim özellikleri göz önüne alınarak diğer merkezlerdeki benzerleriyle karşılaştırılarak değerlendirilmeye çalışılmıştır. Özellikle mezar buluntuları içerisinde yer alan Kat No: 10 ve 11’deki unguentariumların benzerlerinin Kıbrıs ve Suriye gibi merkezlerde olmaması, daha çok Anadolu’daki yerleşimlerde görülmesi, Lightfoot’unda ortaya koymaya çalıştığı gibi,[84] bu tipin Anadolu kökenli ayrı bir grup olabileceği fikrini desteklemektedir. Ayrıca, lahit mezar buluntularının çeşitliliği Kyzikos’un önemini vurgularken, Kat No: 10 ve 11’deki unguentariumlar ise Roma İmparatorluğu sürecinde kentin farkını ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra, çıkarılan eserler tek başına bir üretimi kanıtlayacak nitelikte olmasa da, Kyzikos’un günlük yaşantısı ve mezar geleneği hakkında bilgi vermesi yönünden de önemlidir.
Kentin nekropol alanında uzun süreli kazılar yapılamadığı için, Kyzikos antik kenti malzemesinin kendi içinde değerlendirilememesi bir eksikliktir. Ancak, 2007 yılında yapılan çalışmalar sonucu Kyzikos Nekropolü’ndeki lahitten çıkarılan eserler, hem Roma Dönemi tipolojisi açısından hem de Mysia Bölgesi ve Kyzikos malzemesinin tanınması açısından dikkate değerdir.
Seramik Buluntular Kataloğu
1. Unguentarium ---------------------------------------------- Çizim 1; Resim 1 a
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 69
Yüksekliği: 20 cm; boyun yüksekliği: 12 cm; ağız çapı: 3,8 cm; gövde çapı: 6,5 cm; taban çapı: 4,4 cm; cidar kalınlığı: 0.4 cm
Sert dokulu, yer yer gözenekli, kum tanecikli ve kalsit katkılı hamur. Açık kahverengi astar. İyi pişmiş. Dışa çekik dudaklı, uzun silindirik boyunlu ve düz diplidir. Tamamında çark izi vardır.
MS 3. Yüzyıl
2. Unguentarium ---------------------------------------------- Çizim 2; Resim 1 b
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 66
Yükseklik:18,5 cm; boyun yüksekliği: 11,5 cm; ağız çapı: 3,8 cm; boyun genişliği: 2,3 cm; gövde çapı: 6,1 cm; taban çapı: 3,6 cm; cidar kalınlığı: 0.3cm
Sert dokulu, yer yer gözenekli, kum tanecikli ve kalsit katkılı hamur. Açık kahverengi astar. İyi pişmiş. Dışa çekik dudaklı, uzun silindirik boyunlu ve düz diplidir. Tamamında çark izi vardır.
MS 3. Yüzyıl
2. Unguentarium ---------------------------------------------- Çizim 2; Resim 1 b
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 66
Yükseklik:18,5 cm; boyun yüksekliği: 11,5 cm; ağız çapı: 3,8 cm; boyun genişliği: 2,3 cm; gövde çapı: 6,1 cm; taban çapı: 3,6 cm; cidar kalınlığı: 0.3cm
Sert dokulu, yer yer gözenekli, kum tanecikli ve kalsit katkılı hamur. Açık kahverengi astar. İyi pişmiş. Dışa çekik dudaklı, uzun silindirik boyunlu ve düz diplidir. Tamamında çark izi vardır.
MS 3. Yüzyıl
3. Unguentarium ---------------------------------------------- Çizim 3; Resim 1 c
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 70
Yükseklik: 16 cm; boyun yüksekliği: 9,5 cm; ağız çapı: 3,6 cm; gövde çapı: 5,9 cm; taban çapı: 3,8 cm; cidar kalınlığı: 0.4 cm
Karın kısmında yer yer çatlaklar olan eser sert dokulu, yer yer gözenekli, kum tanecikli ve kalsit katkılı hamur. Açık kahverengi astar. İyi pişmiş. Dışa çekik dudaklı, uzun silindirik boyunlu ve düz diplidir. Tamamında çark izi vardır.
MS 3. Yüzyıl
4. Unguentarium ---------------------------------------------- Çizim 4; Resim 1 d
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 67
Yüksekliği: 15,8 cm; boyun yüksekliği: 8 cm; ağız çapı: 2,9 cm; gövde çapı: 5,8 cm; taban çapı: 2,8 cm; cidar kalınlığı: 0,4 cm
Kırık ve sonradan tamamlanan eser sert dokulu, yer yer gözenekli, kum tanecikli ve kalsit katkılı hamur, açık kahverengi astar. İyi pişmiş. Dışa çekik dudaklı, uzun aşağıya doğru genişleyen boyunlu ve düz dipli. Gövde de ye yer çark izi.
MS 3. Yüzyıl
5. Testi Çizim ---------------------------------------------- 5; Resim 2
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 71
Yüksekliği: 20 cm; ağız çapı: 4,5 cm; gövde çapı: 14,8 cm; kaide çapı: 7,5 cm; kaide yüksekliği: 1,7 cm; dudak kalınlığı: 0,8 cm; kaide kalınlığı: 0,5 cm
Sert dokulu, yer yer gözenekli, kum tanecikli hamur. Açık kahverengi astar, hafif dışa dönük dudak, aşağı doğru genişleyen boyun, boyun gövde arası kulp, tabana doğru genişleyen gövde, yüksek kaide ve karında çark izleri.
MS 3. Yüzyıl
Cam Buluntular Kataloğu
6. Unguentarium ---------------------------------------------- Çizim 6; Resim 3 a
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 55
Yükseklik: 20,8 cm; boyun yüksekliği: 17,5 cm; kaide genişliği: 7,6 cm; dudak çapı: 4,8 cm; boyun çapı: 3,2 cm; ağız iç çapı: 2,5 cm; cidar kalınlığı: 0,6 cm
Mavi ve yeşil renkte, serbest üfleme ve aletle şekillendirme teknikleriyle yapılmış. Ağız kenarı dışa çekilip aşağıya, yukarıya ve içe katlanarak yuvarlatılmış. Yukardan aşağıya doğru genişleyen uzun boyundan gövdeye geçişte alet izi. Gövdesi çan biçimli ve konkav dipli.
Isings 1957, Form 82A1
MS 3. yüzyıl
7. Unguentarium ---------------------------------------------- Çizim 7; Resim 3 b
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 56
Yükseklik: 16,9 cm; boyun yüksekliği: 11,1 cm; kaide genişliği: 7,9 cm; dudak çapı: 3,3 cm; boyun çapı: 3,2 cm; gövde çapı: 6,3 cm; cidar kalınlığı: 0,8 cm
Mavi ve yeşil renkte, serbest üfleme ve aletle şekillendirme teknikleriyle yapılmış. Ağız kenarı dışa çekilip aşağıya, yukarıya ve içe katlanarak yuvarlatılmış. Yukardan aşağıya doğru genişleyen uzun boyundan konik gövdeye geçişte alet izi. Konkav dipte noble izi.
Isings 1957, Form 82A1
MS 3. Yüzyıl
8. Unguentarium ---------------------------------------------- Çizim 8; Resim 3 c
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 60
Yükseklik: 15,5 cm; boyun yüksekliği: 9,5 cm; ağız çapı: 1,5 cm; gövde çapı: 5,8 cm; kaide çapı: 5,6 cm; cidar kalınlığı: 0.4 cm
Mavi ve yeşil renkte, serbest üfleme ve aletle şekillendirme teknikleriyle yapılmış. Ağız kenarı dışa çekilip aşağıya, yukarıya ve içe katlanarak yuvarlatılmış. Yukardan aşağıya doğru genişleyen uzun boyundan konik gövdeye geçişte alet izi. Konkav dipte noble izi.
Isings 1957, Form 82A1
MS 3. Yüzyıl
9. Unguentarium ---------------------------------------------- Çizim 9; Resim 3 d
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 58
Yüksekliği: 15,9 cm; boyun yüksekliği: 10,8 cm; ağız çapı: 1,3 cm; gövde üst çapı: 2,5 cm; boyun üst çapı: 1,8 cm; cidar kalınlığı: 0,4 cm
Mavi ve yeşil renkte, serbest üfleme ve aletle şekillendirme teknikleriyle yapılmış. Ağız kenarı dışa çekilip aşağıya, yukarıya ve içe katlanarak yuvarlatılmış. İnce uzun boyundan gövdeye geçişte alet izi. Çan biçimli gövde ve konkav dip.
Isings 1957, Form 82A1
MS 3. yüzyıl
10. Unguentarium ---------------------------------------------- Çizim 10; Resim 4 a
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 57
Yükseklik: 23,5 cm; boyun yüksekliği: 16,3 cm; boyun çapı: 2,4 cm; dudak tablasının çapı: 2 cm; ağız iç çapı: 1,7 cm; kaide çapı: 3 cm; cidar kalınlığı: 0,4 cm
Mavi ve yeşil renkte, serbest üfleme ve aletle şekillendirme teknikleriyle yapılmış. Ağız kenarı dışa çekilip içe katlanmış. Yukardan aşağıya doğru genişleyen uzun boyun ile devamı biçimindeki gövde arasında belirgin bir alet ve düz dipte noble izi.
MS 3. Yüzyıl
11. Unguentarium ---------------------------------------------- Çizim 11; Resim 4 b
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 59
Yükseklik: 23,8 cm; boyun yüksekliği: 16,4 cm; ağız çapı:1,5 cm; gövde üst çapı: 3,4 cm; dudak çapı: 3,5 cm; taban çapı:4.2 cm; cidar kalınlığı: 0,6 cm
Mavi ve yeşil renkte, serbest üfleme ve aletle şekillendirme teknikleriyle yapılmış. Ağız kenarı dışa çekilip içe katlanmış. Yukardan aşağıya doğru genişleyen uzun boyun ile devamı biçimindeki gövde arasında belirgin bir alet ve düz dipte noble izi.
MS 3. Yüzyıl
12. Kâse ---------------------------------------------- Çizim 12; Resim 5 a
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 61
Yükseklik: 6,2 cm; gövde yüksekliği: 4,9 cm; kaide yüksekliği: 1,7 cm; ağız çapı: 9,8 cm; kaide çapı: 5,4 cm; kaide derinliği: 1,6 cm; cidar kalınlığı: 03 cm
Mavi ve yeşil renkte, serbest üfleme ve aletle şekillendirme teknikleriyle yapılmış. Dışarı ve yukarı çekik ağız kenarı yuvarlatılmış. Kaideye doğru daralan gövde, noble izi bulunan yüksek kaide.
Isings 1957, Form 87
MS 3. Yüzyıl
13. Kâse ---------------------------------------------- Çizim 13; Resim 5 b
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 62
Yükseklik: 6,2 cm; ağız çapı: 9,8 cm; gövde çapı: 8 cm; gövde yüksekliği: 5,4 cm; kaide yüksekliği: 0,9 cm; cidar kalınlığı: 0,4 cm
Mavi ve yeşil renkte, serbest üfleme ve aletle şekillendirme teknikleriyle yapılmış. Dışarı ve yukarı çekik ağız kenarı yuvarlatılmış. Kaideye doğru genişleyen gövde profili ve geniş kaide.
Isings 1957, Form 87
MS 3. yüzyıl
14. Yarım Küresel Kâse ---------------------------------------------- Çizim 14; Resim 5 c
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 63
Yükseklik: 7,5 cm; dudak yüksekliği: 0,6 cm; ağız çapı: 8.1 cm; cidar kalınlığı: 0,2 cm
Serbest üfleme ve aletle şekillendirme teknikleriyle yapılmış. Ağız kenarı hafif dışa doğru ve kesilerek düzeltilmiş. Ağız kenarından küresel gövdeye geçişte alet izi. Dibi hafif içbükey.
Isings 1957, Form 96
MS 3. Yüzyıl
15. Sürahi ---------------------------------------------- Çizim 15; Resim 5
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 64
Yükseklik: 19,5 cm; boyun yüksekliği: 7,3 cm; ağız çapı: 2,9 cm; karın yüksekliği: 10,6 cm; gövde çapı: 14,7 cm; cidar kalınlığı: 0,3 cm
Mavi ve yeşil renkte, Serbest üfleme teknikleriyle yapılmış ve çarkta kesilmiş, basit ağız kenarı işlenmemiştir. Gövdenin bir bölümü kırılmıştır. Yukarı doğru daralan boynun alt kısmında belirgin bir boğum, küresel gövde, içbükey dip.
Isings 1957, Form 103
MS 3. yüzyıl
Altın Buluntular Kataloğu
16. Altın Küpe ---------------------------------------------- Resim 6 a
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 77
Çapı: 1,8 cm; ağırlık: 1.18 gr
Halkanın bir ucu kıvrılıp ilmik yapılmış, diğer uç kanca olarak ilmiğe geçirilip kapatılmış. Üzerine lehimlenen yarım küre şeklinde bezemesiz disk.
MS 3. yüzyıl
17. Altın Küpe ---------------------------------------------- Resim 6 b
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 76
Çapı: 1,8 cm; ağırlık: 1.19 gr
Halkanın bir ucu kıvrılıp ilmik yapılmış, diğer uç kanca olarak ilmiğe geçirilip kapatılmış. Üzerine lehimlenen yarım küre şeklinde bezemesiz disk.
MS 3. yüzyıl
18. Altın Pul ---------------------------------------------- Resim 7 a
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 72
Çapı: 1,8 cm; ağırlık: 0.30 gr
Disk formlu çok ince altın levhanın üzerine erkek kalıp tekniğiyle yapılmış. Üzerinde Kyzikos darphanesini gösteren “KYZ” harfleri ve capricorn.
MS 3. Yüzyıl
19. Altın Pul ---------------------------------------------- Resim 7 b
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 73
Çapı: 1,8 cm; ağırlık: 0.30 gr
Disk formlu çok ince altın levhanın üzerine erkek kalıp tekniğiyle yapılmış. Üzerinde Kyzikos darphanesini gösteren “KYZ” harfleri ve capricorn.
MS 3. Yüzyıl
20. Altın Pul ---------------------------------------------- Resim 7 c
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 74
Çapı: 1,7 cm; ağırlık: 0.13 gr
Disk formlu çok ince altın levhanın üzerine erkek kalıp tekniğiyle yapılmış. Üzerinde Kyzikos darphanesini gösteren “KYZ” harfleri ve capricorn.
MS 3. yüzyıl
21. Altın Pul ---------------------------------------------- Resim 7 d
Kazı Envanter No: Kyz’07. LM. 75
Çapı: 1,8 cm; ağırlık: 0.17 gr
Disk formlu çok ince altın levhanın üzerine erkek kalıp tekniğiyle yapılmış. Üzerinde Kyzikos darphanesini gösteren “KYZ” harfleri ve capricorn.
MS 3. Yüzyıl