Giriş
Ortaköy/Şapinuva kazı başkanı Aygül SÜEL, 2015 yılı kazı sezonu sonlarında, Ortaköy’de bulunmuş yarım küre formlu, üzengi tutamaklı bir mührün var olduğunu ve yasa dışı yollarla satılmak üzere dolaştırıldığı ihbarı aldıklarını Çorum Müze Müdürlüğüne bildirmiştir. Bunun üzerine Müze müdürlüğünce mührü izinsiz ve kaçak yollarla satmak isteyen şahsı tanıyan resmî görevli kişi ile telefon irtibatı sağlanmış, mührün mevzuat gereği müzeye teslim edilmesi gerektiği konusunda bilgilendirme yapılmıştır. Mührü elinde bulunduran kişiye de bu bilginin iletilmesi istenmiştir. Ancak bu bilgilendirmeye rağmen mühür müzeye teslim edilmemiştir. Aradan geçen birkaç günlük zaman içinde, 11.12.2015 tarihinde mührü elinde bulunduran kişi Çorum Emniyet Müdürlüğü KOM Şubesince yakalanarak hakkında hukuki süreç başlatılmış, mühür ise Çorum Müzesine teslim edilmiştir[1] .
Mührün bulunduğu Ortaköy ilçesi, Çorum ilinin 53 km güneydoğusundadır. İlçenin 3 km güneybatısında 1990 yılından itibaren kazısı yapılan ve birden fazla anıtsal mimari, ritüel amaçlı alanlar-yapılar ve işliklerin ortaya çıkarıldığı Hitit kenti Ortaköy/Şapinuva yer almaktadır. Şapinuva, idari ve dinî özellikleriyle Hitit Devleti’nin bir diğer başkentidir. Büyük kral II. Tuthaliya ve Taduhepa çiftine ait belgeler Orta Hitit Dönemi’ne ışık tutmaktadır. MÖ 14. yüzyılın başlarına tarihlenen arkeolojik ve filolojik verilerle, bu şehirde açığa çıkarılan küçük buluntular, özellikle de ünik buluntular bilim dünyasına yeni bilgiler kazandırmıştır[2] . Bu buluntular içerisinde yer alan Ortaköy çivi yazılı arşivi Anadolu’nun ikinci büyük arşividir ve Hitit bilim dünyasına filolojik olduğu kadar Hitit tarihine de yeni bilgiler sunmaktadır. Burada ele geçen mühürler ve mühür baskıları bir koleksiyon oluşturmaktadır. Bu makalede söz konusu olan mühür, Ortaköy/Şapinuva koleksiyonunda yerini almıştır.
Çorum Müzesi koleksiyonuna 10389 (2021/30) envanter numarası ile kayıtlı yarım küre formunda bronz[3] damga mühür (Çap: 3 cm, Yükseklik: 1,8; Ağırlık: 32,50 g), düz tabanı oluşturan levha ve içi boş yarım kürenin birbirine lehimlenmesiyle oluşturulmuştur. Döküm ve dövme tekniğinde üretilen mühür, gövdesine iki pimle tutturulmuş üzengi biçimli tutamağa sahiptir.
a. Dışbükey: Mührün dış bükey kısmında, merkezde hiyeroglif işaretlerle mühür sahibinin ismi bulunmaktadır (Fot.1-Çiz.-1). L.326 SCRIBA + L.105 u (BOS) + L.423 ku işaretleriyle kâtip unvanına sahip mühür sahibinin ismi u-ku olarak okunmaktadır (L.[4] ). Hiyeroglif işaretlerinin yer aldığı yuvarlak orta alan içerisinde doldurma motifi olarak L.370 (üçgen) ve L.155 (tomurcuk/nar) motifleri iki defa kullanılmıştır. Hiyeroglif işaretlerin bulunduğu orta alanı çevreleyen biri diğerinden daha geniş iki dairesel bant bulunmaktadır. Dar olan iç bantta L.155 (tomurcuk/nar) ve L.370 (üçgen) işaretleri doldurma motifleri olarak art arda sıralanarak betimlenmiştir. Geniş olan dış bantta ise mühür sahibinin adı (u-ku), unvanı (kâtip) ve ağaç motifi 4 defa tekrar edilmiştir (Fot.3-Fot.4, Çiz.3-Çiz.4). Ayrıca bant üzerinde L.370 (üçgen) ve L.155 (tomurcuk/nar) işaretleri doldurma motifleri olarak kullanılmıştır.
b. Taban: Mührün taban kısmında, merkezde hiyeroglif işaretlerle mühür sahibinin adı ve unvanı yazmaktadır. (Fot.2-Çiz.2) Hiyeroglif işaretlerinin yer aldığı yuvarlak orta alan içerisinde mühür sahibinin adı ve unvanına ek olarak L.370 (üçgen) işareti doldurma motifi olarak kullanılmıştır. Hiyeroglif işaretlerin yer aldığı orta alanı çevreleyen geniş bir dairesel bant mevcuttur. Bant içerisinde mühür sahibinin adı, unvanı ve ağaç motifleri art arda 4 defa tekrar edilmiştir. Ayrıca bant üzerinde L.370 (üçgen) doldurma motifi 4 defa kullanılmıştır.
Hitit merkezlerinden ele geçen çivi yazılı tabletlerde, mühür ve mühür baskılarında Ortaköy mührünün sahibi Kâtip unvanlı Uku’nun adına rastlanmamaktadır. Ancak, Uku adı Boğazköy-Nişantepe’de ele geçen Kat. 488-489-490 numaralı mühür baskılarında MAGNUS.PITHOS unvanıyla geçmektedir[5] .
Yarım küre ve üzengi tutamaklı mühürler, MÖ 15. yüzyıldan 14. yüzyıla geçiş sürecinde ortaya çıkan Hitit mühür tiplerindendir[6] . Kalot/yarım küre adı verilen mühürler altın, gümüş ve bronz gibi değerli metaller ile hematit, steatit, serpantin, radyolarit ve jasper taşlarından[7] yapılmıştır. Metalden yapılan mühürlerin içleri boştur. Mühürler, gövdelerinin ortasında bulunan yatay deliğe metal bir tel geçirilerek kullanılmıştır. Yarım küre mühürlerin hem dışbükey hem de tabanlarında hiyeroglif işaretleriyle mühür sahibinin adı ve unvanı yazılıdır. Orta alanda yer alan hiyeroglif yazıtların etrafı bazen iki bazen de tek bantla çevrilmiştir. Bantların içerisinde saç örgüleri, sarmallar, giyoşlar, spiraller, zikzak çelenkler, yuvarlak diziler, yıldızlar, çiçekler, tomurcuklar/narlar, üçgenler, bitkisel ve simgesel motifler yer almaktadır[8] . Boğazköy, Alaca Höyük, Ortaköy, Ras Shamra, Kargamış, Panaztepe, Kavuşan Höyük gibi merkezlerden yarım küre mühürler ele geçmiştir.
Ortaköy’de bulunan bronz yarım küre mührün metalden yapılmış benzer örnekleri bulunmaktadır. Boğazköy1[9] -2[10], Kargamış[11] ve Kavuşan Höyük[12] kazılarında ele geçen mühür örneklerinin yanı sıra Bibliothéque Nationale-Cabinet des Médailles 1[13]-2[14], Borowski Koleksiyonu 1[15]-2[16] (Toronto-Kanada), Sadberk Hanım Müzesi[17], Metropolitan Müzesi[18], Ashmolean Müzesi’nde[19] satın alma ya da bağış yoluyla yer alan örnekleri de bilinmektedir. Boğazköy-1, Kargamış, Kavuşan Höyük, Sadberk Hanım Müzesi, Ashmolean Müzesindeki mühürler bronzdan yapılmıştır. Borowski Koleksiyonu 1-2, Bibliothéque Nationale-Cabinet des Médailles 1-2 ve Metropolitan Müzesi’ndeki mühürler ise gümüşten yapılmıştır. Boğazköy-2 mührü ise hem gümüş hem de bronz metalleri kullanılarak üretilmiştir.
Metalden yapılmış yarım küre mühürlerin büyük bir kısmı kazılarda ele geçmemesi sebebiyle tarihleme konusunda problemlidir. Satın alma ya da bağış yoluyla çeşitli müze ve koleksiyona kazandırılan mühürler, merkezdeki yuvarlak orta alan içerisinde yer alan hiyeroglif işaretlerin formu ve bantlardaki spiral, sarmal, bitkisel ve simgesel süsleme motifleriyle tarihlendirilmeye çalışılmıştır. Boehmer, bahsi geçen yarım küre mühürler grubunu MÖ 13. yüzyıla tarihlemektedir[20]. Mora ise yarım küre mühürleri bant bezemelerine göre sınıflandırarak, MÖ 15. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar uzun bir dönemi tarihleme için kullanmıştır[21]. Metropolitan Müzesi[22], Ashmolean Müzesi[23], Bibliothéque Nationale-Cabinet des Médailles 1[24]-2[25] mühürleri MÖ 15. yüzyılın sonu ya da 14. yüzyılın ilk yarısına tarihlenirken, Borowski-2 14. Yüzyıla[26], Sadberk Hanım Müzesindeki mühür 13. Yüzyıla[27], Borowski-1 14. Yüzyıl[28]/13. yüzyılın başlarına[29] tarihlenmektedir. Bahsi geçen bu mühürler, kazı çalışmalarında ele geçmediği için tarihleme için güvenilir bir kontekse sahip değildir.
Kazı çalışmalarında ele geçen yarım küre mühürler tarihleme açısından güvenilir bir kaynak oluşturmaktadır. Boğazköy-1 mührü kazı çalışmalarında ele geçmesi sebebiyle güvenilir bir tarih aralığı sunmaktadır. Herbortd, mührü hem bulunduğu konteks hem de I. Şuppiluliuma Dönemi’nde görülen Aedicula mühür formunu yansıtmaması ve bantlarında yer alan motiflerden dolayı MÖ 15. yüzyılın sonuna ya da 14. yüzyılın ilk yarısına tarihlemektedir[30]. Boğazköy-2 mührü, taban kısmında hiyeroglif işaretleri ve süsleme yerine bir askı halkası olması sebebiyle diğer mühürlerden ayrılmaktadır. Mührün dışbükey kısmının orta alanındaki hiyeroglif işaretli alan gümüş, orta alanın etrafındaki bant ise bronzdan yapılmıştır[31]. Ele geçtiği konteks ve tipolojik özellikleriyle beraber Boğazköy-2 mührü, MÖ 13. yüzyıla tarihlenmektedir[32]. Kazılarda ele geçen bir diğer mühür olan Kavuşan Höyük mührü ise tespit edildiği konteks açısından farklı bir öneme sahiptir. Demir Çağı’na tarihlenen bir çocuk mezarı içerisinde ele geçen bronz mührün mezarla bir bağlantısı olmadığı düşünülmektedir[33]. Mühür, ele geçtiği konteks dışında tipolojik özellikleriyle birlikte değerlendirildiğinde MÖ 14. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilmektedir[34]. Mührü yayınlayan Lorenzo d’Alfonso, mührün asıl işlevini kaybettikten sonra ölen çocuğun diğer dünyaya olan yolculuğunda korunması amaçlı mezara yerleştirildiğini düşünmektedir[35]. Kazı çalışmalarında ele geçen yarım küre formlu bronz Kargamış mührü ise MÖ 15. yüzyılın sonu ya da 14. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmektedir[36]. Metalden yapılan yarım küre mühürlerin form açısından eşsiz bir örneği de Batı Anadolu’dan bilinmektedir. İzmir ili sınırları içerisindeki Panaztepe kazılarında Geç Tunç Çağı’na tarihlendirilen tholos mezarda yeniden işlenerek bilezik haline getirilmiş yarım küre formlu bronz bir mühür bulunmuştur[37]. Mührün orta alanı boş bırakılmış olup, çevresindeki dar ve geniş bant, doldurma motifleriyle süslenmiştir. Mühür yukarıda bahsi geçen mühürler ile tipolojik ve doldurma motifleri karşılaştırılarak MÖ 14. ya da 13. yüzyıla tarihlendirilmiştir[38].
Yarım küre mühürlerin altından yapılmış tek örneği Kıbrıs’ta ele geçmiştir[39]. Yukarıda bahsi geçen mühürlerden farklı olarak üç aslan ayağı şeklindeki tutamağa sahip yarım küre mühür, MÖ 13. yüzyıla tarihlendirilmektedir[40]. Yarım küre mühürlerin fildişinden üretilen tek örneği ise Boğazköy kazılarından ele geçmiştir. Üç aslan ayağı şeklindeki tutamağa sahip mühür, MÖ 13. yüzyıla tarihlendirilmektedir[41].
Ortaköy mührünün yarım küre formu, tutamağa sahip olması, yuvarlak orta alandaki hiyeroglif işaretleri ve bantlarında yer alan doldurma motifleriyle birlikte diğer örneklerle benzerlik göstermektedir. Benzer özelliklerinin yanı sıra Ortaköy mührünü diğer mühürlerden ayıran birtakım özellikler mevcuttur. Benzer mühürlerin bantlarında yer alan spiral, sarmal, giyoş ve çentikli yuvarlak gibi doldurma motifleri Ortaköy mühründe görülmemektedir. Ortaköy mührünün bantlarında doldurma motifi olarak L.370 (üçgen), L.155 (tomurcuk/nar) ve ağaç motifi kullanılmıştır. Bu motiflerin yanı sıra mührün hem dışbükey hem de taban kısmında yer alan geniş bantlarda ağaç motifinin yanında mühür sahibinin adı ve unvanını belirten hiyeroglif işaretlere yer verilmiştir. Bu özellik yukarıda bahsedilen hiçbir mühürde görülmemektedir. Mührün dış bandında yer alan süslemelere mühür sahibinin unvanı ve isminin eklenmesi Hitit mühürlerinde görülen bir husustur[42]. Mührün dış bandında yer alan süslemelere mühür sahibinin unvanı ve isminin eklenmesi Boğazköy Nişantepe mühür arşivinde ele geçen mühür baskıları üzerinde görülmektedir[43]. Boğazköy’de ele geçen bir mühür baskısında da dış bantta hem ağaç motifi hem mühür sahibinin adı ve unvanı yer almaktadır[44]. Dış bantta yer alan bu tür süslemeler muhtemelen mührün üretildiği dönem, üreticisi ve mühür sahibiyle ilişkili olmalıdır.
Ortaköy mührünün hem dar hem de geniş bant içerisinde yer alan doldurma motifleri Maşat Höyük’te ele geçen Mşt.75/30[45] numaralı mühür baskısıyla benzer özellikler taşımaktadır. Ortaköy mührünün dışbükey kısmının dar bandında yer alan L.370 (üçgen) ve L.155 (tomurcuk/ nar) doldurma motifleri ile dış bantta yer alan ağaç motifi Maşat Höyük örneğiyle benzerlik göstermektedir. Maşat Höyük’te ele geçen mühür baskısının yarım küre mühre ait olmaması, dış geniş bantta mühür sahibi ve unvanı yerine yuvarlak-artı gibi doldurma motiflerinin yer alması Ortaköy mühründen ayrılan özelliklerindendir. Mühür baskısının çıktığı tabaka ve doldurma motifleri göz önünde bulundurulduğunda mühür baskısı, Maşat Höyük tabletleri[46] gibi MÖ 14. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmektedir[47].
Metalden üretilmiş yarım küre mühürlerin üretim yeri hakkında tartışmalar devam etmektedir. Bu tür mühürlerin Hitit merkezlerinde üretilip taşraya gönderildiği düşünülmektedir[48]. Mora, Güney Anadolu’da ve Kuzey Suriye’de ele geçen bazı örneklerden yola çıkarak mühürlerin hem Hitit merkezlerinde hem de taşrada üretilmiş olabileceğini ileri sürmektedir[49]. Metalden üretilen yarım küre mühürlerin yalnızca altı tanesinin (Kargamış, Boğazköy 1-2, Panaztepe, Kavuşan Höyük, Ortaköy) bulunduğu yer bilinmektedir.
Ortaköy/Şapinuva kazılarında tespit edilen metal atölyeleri metalden üretilen mühürlerin üretim merkezi konusunda farklı bir bakış açısı sunmaktadır. Ortaköy-Şapinuva Hitit kentinde 2014-2021 yılları arasında gerçekleştirilen kazı çalışmalarıyla çeşitli metal atölyeleri tespit edilmiştir. G Alanı İşlik I ve İşlik II olarak adlandırılan atölyelerde in-situ olarak tespit edilen körükler, ocaklar, üfleçler, potalar ve çeşitli kalıplar, Ortaköy’de yapılan metal üretimini kanıtlamaktadır[50]. MÖ 14. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen atölyelerde, 2015 yılında yapılan kazılar sonucunda gümüş yüzük mühür ele geçmiştir[51]. Mührün yüzük işlevini sağlayan halka kısmının kırık olması, gümüş yüzüğün tamir edilmesi için üretildiği atölyeye gönderildiğini düşündürmektedir[52]. Ortaköy’de bulunan ve müsadere yoluyla Çorum Müzesi’ne kazandırılan yarım küre formlu mührün bu atölyelerde üretilmiş olduğu ihtimali üzerinde durmaktayız. Ayrıca MÖ 14. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen atölyelerde üretildiğini düşündüğümüz mührün, en erken MÖ 14. yüzyılın başlarına tarihlenebileceği kanısındayız. Ortaköy’de ele geçen yarım küre mühür; formu, merkezdeki hiyeroglif işaretleri, doldurma motifleri ve benzer mühür örnekleriyle bir araya getirildiğinde, MÖ 14. yüzyılın ilk yarısı ya da ikinci yarısına tarihlendirilmesi sonucuna varmaktayız.
Hitit arkeolojisinde nadir olarak ele geçen, metalden yapılmış yarım küre mühürler, soylu ve yüksek makam sahibi kişiler için özel olarak tasarlanarak üretilen mühür tiplerindendir. Nadide eserlerden biri olan yarım küre mühürler, mühür sahibinin konumuyla eş değere sahip olmalıdır. Bu tip mühürlerin bir örneğinin Ortaköy’den ele geçmesi, Şapinuva’nın başkentlik vasfı ile yakından ilişkili olmalıdır. Ortaköy’de tespit edilen metal atölyeleri hem Ortaköy mührü hem de diğer mühürlerin tarihlenmesi noktasında yardımcı olmaktadır.
EKLER