Giriş
Anadolu yarımadası ile Balkan yarımadası arasında konumlanan Türkiye’nin kuzeybatı bölümü coğrafi açıdan ayrı bir öneme sahiptir. İki deniz (Akdeniz ve Karadeniz) ve iki kıta (Avrupa ve Asya) arasındaki söz konusu bölge, tarih öncesi dönemlerden bugüne insan hareketlerinin merkezi olmuştur. Bu bölge Miyosen’de başlayıp Orta-Geç Pleyistosen’e kadar devam eden tektonik ve jeomorfolojik olaylar sonucunda mevcut coğrafi özelliklerini kazanmıştır[1] . Deniz seviyesinin daha sığ olduğu Pleyistosen evrede Ege’nin kuzeydoğusundaki adaların birçoğu Anadolu’ya bağlanarak prehistorik insanlara bugün görülenden çok daha geniş bir alan sunmuştur[2] . Bu coğrafi özelliği ile Asya ve Avrupa arasında geçişlere imkân tanıyan bölge insanlığın kökeni üzerine yapılan araştırmalar açısından ayrı bir öneme sahiptir. 21. yüzyılda da Ege’deki anakara ve adalar daha iyi yaşam koşullarına ulaşmak isteyen insanların sıkça kullandığı göç rotalarının başında gelmektedir.
Kuzeybatı Türkiye’nin tarih öncesi arkeoloji araştırmalarının geçmişi 1930’lu yılların sonlarına dayanır. A. M. Mansel tarafından Türk Tarih Kurumu adına gerçekleştirilen araştırmalar çoğunlukla Trakya’ya odaklanmaktadır[3] . 1940-1960’lı yıllar arasında artan araştırmalarda[4] ilk Paleolitik bulgular tespit edilmiştir[5] . Söz konusu araştırmalar İstanbul, Edirne ve Kırklareli illerinde yoğunlaşmış olsa da Çanakkale ve Balıkesir illeri de kısmen çalışma alanına dahil edilmiştir. İ. K. Kökten 1949 yılında Balıkesir’deki araştırmalarında tespit ettiği bulguları “Paleolitik Devrin varlığını müjdeleyen zayıf izler” olarak ifade etmiştir[6] . Aynı yıl Çanakkale’de yürüttüğü yüzey araştırmasında ise Paleolitik buluntulardan söz etmemiştir[7] .
1980’li yıllarda Marmara Bölgesi’ndeki ilk sistemli tarih öncesi araştırmaları yürüten M. Özdoğan da[8] yine İstanbul ve Trakya’ya odaklanmıştır. 1988 yılında Çanakkale’nin Çan ve Pazar Ovası’nda Orta ve Üst Paleolitik sonlarına ilişkin verilere rastlanmıştır[9] . 2019 yılında B. Özdoğan’ın topladığı yontmataş buluntuları Yüksek Lisans tezinde detaylı bir şekilde değerlendirilmiştir[10].
Son on yılda Marmara Bölgesi ve Çanakkale’de tespit edilen Paleolitik yaşam alanların sayısı daha da artmıştır[11]. Çanakkale’deki Paleolitik buluntular ağırlıklı olarak Gökçeada[12] ve Biga Yarımadası’nın kuzeyinden[13] gelmektedir. Biga Yarımadası’nın kuzeyinde, Çan İlçesi’nde 2016 yılında tespit edilen ve kazı çalışmaları sürdürülen İnkaya Mağarası Paleolitik Dönemlerin stratigrafisinin oluşturulmasında oldukça önemlidir[14]. Tüm bu verilere karşın Biga Yarımadası’nın güney sahillerinin Paleolitik geçmişi Çanakkale’de gerçekleştirilen tarih öncesi araştırmalarının ana hatları dışında kalmıştır. 2021 yılında Çanakkale-Balıkesir kıyı şeridinin Paleolitik geçmişinin aydınlatılmasına yönelik başlatılan araştırmalar özellikle bu alanda önem teşkil etmektedir[15]. Bu makalede Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinin güneyinde bir sahil yerleşmesi olan Assos/Behram çevresinde tespit edilen Paleolitik buluntular ele alınmaktadır. Lesbos Adası’nın (Midilli) karşı kıyısında 234 metre yüksekliğindeki bir volkanik tepe üzerine kurulmuş olan Assos, Kalkolitik Dönem’den Osmanlı Dönemi’ne kadar kesintisiz iskân edilmiştir[16]. Son araştırmalardaki arkeolojik veriler bu bölgedeki yaşamın aslında Paleolitik Çağ’ın erken evrelerine kadar eskiye gittiğini göstermektedir. Bu keşif Assos ve bölge tarihi için oldukça kıymetlidir.
Yöntem
2021 yılında Assos’un güneybatısında görülen yontmataş buluntuların sistemli bir şekilde araştırılmasına başlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda kentin güneybatısında Biber Deresi olarak adlandırılan, küçük bir suyun aktığı vadinin çevresi ile kentin doğusundaki araziler taranmıştır (Resim 1).
Yaygın yaya yüzey araştırması yöntemleriyle Assos’ta Paleolitik buluntuların yayılım alanlarının tespitine çalışılmıştır. Bu amaç kapsamında Assos’un kıyı şeridi ve daha yüksek rakımlar olmak üzere aynı alanda birçok farklı jeomorfolojik oluşum incelenmiştir. Paleolitik buluntular batı-güneydoğu doğrultulu sırtın kuzeyindeki yağmur suyunun aşındırdığı arazilerde keşfedilmiştir (Resim 2). Aynı jeomorfolojik alanlarda Paleolitik yontmataş buluntulara rastlanılmamasının en büyük sebebi aşınma olarak görülmelidir. Toprağın yağmurla yoğun aşındığı alanda 12 adet buluntu yeri tespit edilmiştir. Buluntu yerlerinin tamamı kahverengi-kırmızı toprak dolgularla ilişkilidir. Bazı buluntu yerlerinde tespit edildiği üzere bu toprak dolgu civardaki kırmızı aglomeranın (volkanik breş) hemen üzerinde yer alır ve yüzeyde farklı kalınlıklarda görülmektedir.
Yapılan araştırmalar sonucunda 12 buluntu yerinden, 396 adet yontmataş toplanarak incelenmek üzere Assos kazı laboratuvarına getirilmiştir. Buluntuların temizlenmesi, tekno–tipolojik analizlerinin veri tabanına işlenmesi, fotoğraflarının çekilmesi ve çizimleri arazi çalışmalarıyla eş zamanlı olarak yapılmıştır.
Tekno-tipolojik analizler, yontmataş buluntuların nicel ve niteliksel özelliklerine odaklanmaktadır. Yontmataş buluntuların analizinde kullanılan kriterler daha önceki Paleolitik araştırmalarda kullanılan yöntemlere oldukça yakındır[17]. Bu analizler kapsamında yontmataş buluntuların Alt ve Orta Paleolitik dönemlere ait oldukları öngörülmüştür. Buluntuların teknolojik göstergelerinin çoğunlukla Alt Paleolitik Dönemi nitelediği gözlemlense de Batı Anadolu’da tabakalı herhangi bir Alt ve Orta Paleolitik kazının mevcut olmaması ve bazı yontmataş teknolojilerinin Alt Paleolitik Dönemden başlayarak Orta Paleolitik Dönem’de yoğun kullanımı bu dönemler arası ayrımı güçleştirmektedir. Bununla birlikte Assos’un karşı kıyısındaki Midilli/ Rodafnidia’daki kazıların referansıyla[18] buluntuların Orta Alt Paleolitik-Erken Orta Paleolitik dönemleri arasına yerleştirilmesi yanlış olmayacaktır.
Buluntu Yerleri
I
Burası, Biber Deresi’nin doğusundaki batı-güneydoğu doğrultulu sırtın kuzeybatısında, güneye doğru alçalan dik eğimli yamaçtadır (Resim 2). Yüzey görünürlüğü çok sınırlı olmasına rağmen, bazı alanlarda aşınmanın mevcut olması Paleolitik buluntuların tespit edilmesine olanak sağlamıştır. Elde edilen 28 adet yontmataş buluntu yoğun derecede aşınmıştır. Bir adet kırık iki yüzeyli el baltası (Resim 3) ve beş adet yontuk çakıl tespit edilmiştir. Yontuk çakılların dördü iki yüzden şekillendirilmiş kıyıcılardır. Hammaddenin bir kenarının tek yüzden şekillendirilmesiyle üretilen satır ise tek örnekle temsil edilmektedir.
Yonga üretimine yönelik hazırlanmış altı adet çekirdek çoğunlukla levallois yongalamayla ilişkilidir. Tespit edilen üç Levallois çekirdek, tekrarlayan “recurrent” yöntemle işlenmiştir. Levallois tekniğin tipik bir şekilde uygulanamadığı hazırlığın minimum oranda olduğu çekirdekler paralevallois olarak tanımlanmıştır (2 örnek). Bu çekirdeklerin biri tercihli “linéal”, diğeri merkezcil tekrarlayan (récurrent) yöntemle yongalanmıştır. Tespit edilen bir adet tek kutuplu çekirdeğin vurma düzlemi tek yonga çıkarımıyla basit bir şekilde hazırlanmıştır. Çeşitli ve küresel formlarda yonga üretimine yönelik olan hazırlanmamış çekirdekler daha az sayıdadır (4 adet).
On bir adet alet arasında taşımalığını doğal parçaların oluşturduğu düzeltili aletler yoğundur (5 adet) Bunların üçü yassı plaka biçimli hammaddelerin yaklaşık %20’sinin iri çıkarımlarla şekillendirildiği iri kazıyıcılardır. (Resim 5). Taşımalığını yongaların oluşturduğu aletler arasında çentikli ve dişlemeli aletler (4 adet) yoğundur. Çentikli bir aletin taşımalığı dış yüzünde paralel proksimal negatifler taşıyan levallois yongadır. Dişlemeli bir aletin taşımalığını ise topuğu 90° ’den geniş, plano-konveks çapraz kesitli iri bir clacton yonga oluşturur. Kenar kazıyıcı (1 adet), düzeltili yonga (1 adet) daha az sayıda mevcuttur.
II
İkinci buluntu yeri Biber Deresi’nin kuzeyinde olup, yoğun bitki örtüsü ile kaplıdır. Özellikle alanın güneybatısında erozyonla yoğun aşınmaların oluştuğu bölümlerde çok sayıda yontmataş buluntu tespit edilmiş ve 51 tanesi incelenmek üzere toplanmıştır. Buluntular içerisinde 3 adet iki yüzeyli el baltası ve 7 adet yontuk çakıl alet tespit edilmiştir. Yontuk çakıllar ağırlıklı olarak iki yüzden işlenen kıyıcılardan (6 adet) oluşmaktadır (Resim 3). Tespit edilen bir adet satır ise süt beyaz kuvars olasılıkla iri bir clacton yonga taşımalığa sahiptir. Bu grupta iki yüzden şekillendirilen kıyıcı/çekirdek bir örnek ile temsil edilmektedir.
Tespit edilen yedi adet Levallois çekirdek yonga üretimine yönelik tekrarlayan “récurrent” yöntemlidir. Birisinin yongalama yüzeyi hazırlanmamış olmasına rağmen son yongalama yüzeyinde tespit edilen yonga negatifleri aynı kutuptan yongalanan yongaların birbirinin biçimini belirlediğini gösterir. Bu sebeple para-levallois çekirdek olarak tanımlanmıştır (Resim 4). Hazırlanmamış çekirdekler belirli bir sistematiğe sahip olmayan hammaddenin çeşitli yüzlerinden yongaların üretildiği çekirdeklerdir (4 tane).
Düzeltisiz yongalama ürünleri üç adettir. Bunların biri süt beyaz kuvars hammaddeden olasılıkla örs üzerinde iki kutuplu yongalamayla üretilmiştir. Diğer iki yonga korteksli topuğa sahiptir ve basit bir biçimde sert vurgaçla doğrudan yongalanmışlardır.
Aletler yirmi üç örnekle temsil edilir. Bunların dört adedinin taşımalığı doğal yassı hammaddeler olmakla birlikte ikisi çevresel iri çıkarımlarla şekillendirilmiş iri kazıyıcıdır. On dokuz adet aletin taşımalığını ise yongalar oluşturur. Dişlemeli ve çentikli aletler (9 adet) daha fazla sayıdadır (Resim 4). Aletler içerisinde kenar kazıyıcılar (4 adet), düzeltili yongalar (3 adet) ve ön kazıyıcılar (3 adet) daha az sayıda bulunur.
III
II numaralı buluntu yerinin kuzeybatısında yer alan traktör yolunun güneyinde yer alır. Yüzey görünürlüğü yol kenarına doğru artar (Şekil 6) ve 32 adet yontmataş buluntu tespit edilmiştir.
Tespit edilen üç adet iki yüzeyli el baltasının birinde iki yüzeyli şekillendirme standart özellikler göstermez. Oldukça kaba olan bu el baltası iri çıkarımla şekillendirilmiştir ve arkaik özellikler gösterir. Bu sebeple proto-iki yüzeyli olarak tanımlanmıştır (Resim 3). Yontuk çakıllar az sayıdadır (2 adet). Birisi satır, diğeri ise kıyıcı tipolojilerini gösterir.
Tespit edilen hazırlanmış çekirdeklerin ikisi de Levallois tekniğin tipik bir şekilde uygulanmadığı ve son yongalama yüzeylerinde yaklaşık %20 oranında korteks kalıntısı taşıyan para-levallois çekirdeklerdir. Çekirdeklerin biri tercihli “linéal”, diğeri tek kutuplu tekrarlayan “récurrent” yöntemlidir. Çeşitli yönlerden yongaların üretildiği hazırlanmamış çekirdekler üç adettir.
Tespit edilen üç adet düzeltisiz yongalama ürünün biri topuğu 90° ’den geniş iri bir clacton yongadır. Aletler daha fazla sayıda mevcuttur (18 adet). Taşımalığını yongaların oluşturduğu aletler arasında dişlemeli ve çentikli aletler yoğundur (9 adet). Düzeltili doğal parçalar (3 adet), düzeltili yongalar (3 adet) ve rendeler (2 adet) daha az sayıda mevcuttur.
IV
II numaralı buluntu yerinin güneybatısında kayalık ve bitki örtüsünün yoğun olduğu bir alandır. Bu özellikleriyle yüzeyin görünümü sınırlı olsa da birçok alanda, özellikle kayaların yanlarında görülen toprak akıntılar çok sayıda yontmataş buluntuyu açığa çıkarır. Bu alandaki yontmataş buluntuların tamamı (68 adet) yoğun derecede aşınmış ve yuvarlanmıştır. Teknolojik olarak küçük boyutlu aletlerle karşılaşılmıştır. Hemen hemen her buluntu yerinde mevcut olan iki yüzeyli el baltaları tespit edilememiştir. Yalnızca bir adet kıyıcı mevcuttur.
Tespit edilen dört adet hazırlanmış çekirdeğin ikisi levallois olarak tanımlanmıştır (Resim 4). Levallois çekirdeklerin biri tercihli “linéal”, diğeri merkezcil tekrarlayan “récurrent” yöntemlidir. Diğer iki çekirdek ise Para-Levallois çekirdektir.
Düzeltisiz yongalama ürünleri fazladır (24 adet). Tamamı dış yüzlerinde proksimalden yönlendirilen paralel, merkezcil veya birbirini dik kesen negatifler taşıyan yongalardır. Aletler daha fazla sayıdadır (32 adet) (Resim 5). Düzeltili doğal parçalar az sayıdadır (2 adet). Çentikli ve dişlemeli aletler (15 adet) ve düzeltili yongalar (13 adet) baskındır. Çok daha az sayıda rende (1 adet) ve kenar kazıyıcı (1 adet) tespit edilmiştir.
V
II numaralı alanın doğusunda yer yer yoğun bitki örtüsüyle kaplı bir alanda 29 adet yontmataş buluntu tespit edilmiştir. Buluntuların üçü iki yüzeyli el baltasıdır. Tespit edilen üç adet kıyıcının birisinin karşılıklı iki kenarında şekillendirme mevcuttur.
Tespit edilen bir adet para-levallois çekirdek merkezcil tekrarlayan “récurrent” yöntemlidir. Diğer iki çekirdek ise yonga üretimine yönelik hazırlanmamış çekirdek teknolojileriyle ilişkilidir (Resim 4).
Düzeltisiz yongalama ürünleri dış yüzünde merkezcil ya da proksimalden yönlendirilen paralel negatifler taşıyan yongalardır (7 adet). Aletler daha fazla sayıda mevcuttur (13 adet). Bunlar arasında dişlemeli ve çentikli aletler baskındır (12 adet). Kenar kazıyıcı (1 adet) ve düzeltili doğal parçalar (2 adet) daha az sayıdadır.
VI
II numaralı buluntu alanının batısında yer alır ve iki sınırı tel örgülerle çevrili bir arazidir. Yoğun bitki örtüsü sebebiyle görünürlük sınırlı olsa da arazinin kuzeybatısı boyunca mevcut olan küçük bir mevsimlik dere yatağı (?) boyunca yoğun yontmataş buluntuyla karşılaşılmıştır. Boyutlarından anlaşıldığı kadarıyla bu dere yatağının debisi yontmataşları sürükleyecek bir pozisyonda olmasa da açığa çıkarmış görünmektedir. Tespit edilen en yoğun yontmataş buluntuya sahip yerlerden biridir ve 71 adet yontmataş buluntu analiz için ayrılmıştır.
Bölgede bir adet iki yüzeyli el baltası tespit edilmiştir. El baltası oldukça iri ve kaba bir formdadır (140x113x76 mm). Ayrıca iki adet kıyıcı tespit edilmiştir. Birisinin karşılıklı iki kenarında iki yüzden çıkarımlar alınarak iki farklı kesici kenar oluşturulmuştur.
Yedi adet hazırlanmış çekirdeğin ikisi Levallois çekirdektir. Birisi merkezcil tekrarlayan “récurrent”, diğeri ise iki kutuplu tekrarlayan “récurrent” olarak tanımlanmıştır. Para-levallois çekirdek daha fazla sayıdadır (4 adet). Bunların ikisi tek kutuplu tekrarlayan “récurrent” yöntemlidir. Bir adet de her iki yüzü de merkezcil yongalanmış disk biçimli çekirdek tespit edilmiştir. Hazırlanmamış çekirdekler çoğunlukla küresel yongalanmış çekirdeklerle ilişkilidir. Tespit edilen bir adet ise tek yüzlü çekirdeğin taşımalığı iri bir yongadır. Yonganın iç yüzünden yan yana iki adet uzun yonga çıkarılmıştır. Üretilen bu yongalar olasılıkla Kombewa yonga özelliği gösterir.
Düzeltisiz yongalama ürünlerinin (12 adet) tamamı yongadır. Birisi dış yüzünde merkezcil negatifler taşıyan Levallois yongadır. Süt beyaz kuvars bir yonga ise olasılıkla örs üzerinde iki kutuplu teknikle yongalanmıştır. Dış yüzünde paralel iki kutuplu negatiflere sahip bir yonganın da benzer bir şekilde yongalandığı tespit edilmiştir. İç yüzünde iki karşıt topuk mevcuttur ve karşıt negatifler oldukça belirgindir. Örs üzerinde yongalama buluntu yerlerinde kuvars hammaddelerle ilişkili görünmektedir. Bu örneğin ise kaliteli bir çakmaktaşı hammaddeden üretilmiş olması farklı bir durumdur (Resim 5). Tespit edilen 46 adet alet arasında dişlemeli ve çentikli aletler yoğundur (24 adet). Devamlı düzeltilere sahip kenar kazıyıcılar (10 adet), düzeltili yongalar (8 adet) ve rende (1 adet) az sayıda mevcuttur.
VII
Biber Deresinin doğusunda batı-güneydoğu doğrultulu sırtın kuzeydoğusunda yer alır. Bitki örtüsünün yoğun olmasından dolayı görünürlük çok iyi değildir. Ayrıca alanda mülteci/göçmenlerden kalan eşyalar yoğundur. Bu sebeple yüzey görünürlüğü açısında araştırılması zor bir alandır. Küçük bir alanda taşlık bir akıntıda yontmataş buluntularla karşılaşılmıştır (yalnızca 3 adet). Bunlar arasında Paleolitik döneme atfedilebilir kalker hammaddeden üretilen kesici kenarı tek yüzden üç çıkarımla oluşturulan basit bir satır tespit edilmiştir.
VIII
Antik Kentin doğusunda yapılan gözlem çalışmaları sırasında tespit edilmiştir. Yoğun kalkerli ve grimsi toprak yapısı araştırma alanın batısındaki buluntu yerlerinden farklıdır. Bu alanda süt beyaz renkli, kırılgan ve gözenekli olan kuvars hammaddeyle yoğun bir şekilde karşılaşılmıştır (Resim 2). Homojen yapısının olmaması hammaddenin yongalama özelliklerinin çok net bir şekilde seçilmemesine yol açmaktadır.
IX
Biber Deresinin doğusunda batı-güneydoğu doğrultulu sırtın kuzeyinde ve 2 numaralı buluntu yerinin doğusunda yer alan arazide 9 adet yontmataş buluntu tespit edilmiştir. Bunlar arasında en dikkat çeken öğe bir adet iki yüzeyli el baltasıdır. İki adet kıyıcı tespit edilmiştir (Resim 3). Birisi derin çıkarımlarla büyük oranda (%50) işlendiğinden çekirdek/kıyıcı olarak tanımlanmıştır.
Dış yüzünde proksimalden yönlendirilen paralel negatif izler taşıyan bir adet yonga tespit edilmiştir. Tespit edilen diğer yongalar dişlemeli ve çentikli alettir (2 adet). İri kazıyıcı (1 adet) ve düzeltili doğal parça (2 adet) daha az sayıdadır. Yongaların üretildiği teknolojik parçalar olan çekirdeklere bu buluntu yerinde rastlanılmamıştır.
X
III numaralı alanın doğusunda üç sınırı tellerle çevrili bir zeytinlikte toprağın sürülmesi sonucu çok sayıda yontmataş buluntu yüzeye çıkmıştır. 78 adet yontmataş buluntu detaylı analizler için ayrılmıştır. Yontmataş aletler çoğunlukla büyük alet gruplarıyla ilişkilidir. Altı adet iki yüzeyli el baltası tespit edilmiştir. Bunların birisi oldukça simetrik şekillendirilmiş distali kırık gri renkli kalker bir hammaddeden üretilmiş iki yüzeyli el baltasıdır. İki örnek ise daha nacak benzeri formdadır, distal bitimleri küt dışbükeydir.
Dört adet orta kaliteli çakmaktaşı hammaddenin yaklaşık %50’si şekillendirilerek üretilmiş kıyıcı tespit edilmiştir. Birisinin karşılıklı iki ucu birkaç iri çıkarımla iki yüzden şekillendirilmiştir ve ikili kıyıcı olarak tanımlanmıştır.
Hazırlanmış çekirdeklerden (18 adet) sekiz tanesi levallois çekirdek olarak tanımlanmıştır. Bir örnek haricinde hepsi tekrarlayan “récurrent” yöntemlidir. Belirtilen bir örnek ise kaliteli gri kuvarsit hammaddeden üretilen tercihli “linéal” yöntemli tipik bir Levallois çekirdektir. Para-levallois çekirdekler (10 adet) daha fazla sayıdadır. Bu çekirdekler (6 adet) çoğunlukla tek kutuplu tekrarlayan “récurrent” yöntemlidir. Tercihli “linéal” yöntemli Para-Levallois çekirdekler daha az sayıda mevcuttur (4 adet). Hazırlanmamış çekirdekler yarı küresel ve çeşitli yönlerden yongaların üretildiği çekirdeklerden (4 adet) oluşur.
Tespit edilen on altı adet düzeltisiz yongalama ürününün birisi 90° ’den geniş topuğu ve düzensiz profili ile clacton yonga olarak tanımlanmıştır. Daha fazla sayıdaki aletlerden (26 adet) dördü düzeltili doğal parçadır. İri kazıyıcı olarak tanımlanan bir aletin taşımalığını iri bir yonga oluşturur (Resim 5). Taşımalığı yonga olan aletler arasında dişlemeli ve çentikli aletler (9 adet), kısmi pulcuk düzeltiler taşıyan düzeltili yongalar (6 adet) mevcuttur. Devamlı düzeltiler taşıyan kenar kazıyıcılar (2 adet) ve rende (3 adet) daha az sayıdadır.
XI
Biber Deresi’nin doğusunda bulunan batı-güneydoğu doğrultulu sırtın kuzeyinde yer alan bitki örtüsünden dolayı yüzey görünürlüğü çok düşük olan bir alanda 7 adet yontmataş buluntu tespit edilmiştir. Düzeltisiz yongalama ürünleri dış yüzlerinde merkezcil negatifler taşıyan yongalardan oluşur (3 adet). Yonga taşımalığa sahip aletler çentikli (1 adet), dişlemeli (1 adet) ve düzeltili (1 adet) tipolojileri gösterirler. Doğal parça taşımalığa sahip bir alet ise iri kazıyıcı olarak tanımlanmıştır (Resim 5).
XII
XI numaralı buluntu yerinin kuzeyinde Behram köyünün batısında yer alan ve bitki örtüsünden dolayı yüzey görünürlüğünün düşük olduğu zeytinliktir. Yontmataş buluntular çoğunlukla arazinin sınırlarına dizilen duvar taşları arasında gözlemlenir (23 adet). Bir adedi kalitesiz gri çakmaktaşı hammaddenin yaklaşık %85’i şekillendirilerek üretilen iki yüzeyli el baltasıdır. Yontuk çakıllar mevcut değildir. Hazırlanmış çekirdekler iki örnekle temsil edilir; tercihli “linéal” levallois çekirdek (Resim 4) ve tercihli “linéal” Para-Levallois çekirdek. Hazırlanmamış çekirdekler yarı küresel yonga çekirdeklerinden oluşur. Düzeltisiz yongalama ürünleri (10 adet) aletlerden (6 adet) daha fazla sayıdadır (Resim 5). Aletler düzeltili (4 adet), çentikli (1 adet) ve dişlemeli (1 adet) örneklerden oluşur.
Sonuç
Bugüne kadar Kuzeybatı Türkiye’de birçok Paleolitik araştırma olmasına rağmen Assos, bölgedeki Paleolitik araştırmaların ana hatlarının dışında kalmıştır. Bununla birlikte Assos’un arkeolojik geçmişi en erken Kalkolitik’e kadar uzanmakta ve çoğunlukla Antik Yunan, Roma ve Bizans arkeolojik geçmişiyle gündeme gelmektedir. Bu sebeple Assos’un tarih öncesi kronolojisinin oluşturulmasını sağlayacak nitelikte bölgede yapılan Paleolitik araştırmaların önemi büyüktür.
2021 yılında gerçekleştirilen araştırmalar sonucunda 12 ayrı buluntu yerinden 396 adet yontmataş buluntu çalışılmıştır. Buluntu yerleri arasında çok büyük farklılıklar bulunmamaktadır. Çoğunlukla yüzey görünürlüğünün sınırlı olduğu alanlarda yontmataş buluntuların yoğunluğu düşüktür. Buna karşın özellikle aşınmış arazilerde çok yoğun buluntularla karşılaşılmaktadır. Tespit edilen buluntuların analiz sonuçlarına göre Alt ve Orta Paleolitik’i yansıtan teknolojik ve tipolojik özellikler ön plana çıkmaktadır. Çevrede bol miktarda bulunan özellikle ikincil çakmaktaşı hammadde yontmataş buluntuların üretiminde yoğun bir şekilde kullanılmıştır (%92). Birincil çakmaktaşı hammaddenin kullanımı çok düşük bir orandadır (%8) Bu öncelikli hammaddelerin haricinde kalker (%1), kalsedon (%10), kuvars (%9), kuvarsit (%7), bazalt (%1) gibi çeşitli hammaddelerin de yontmataş buluntuların üretiminde kullanıldığı görülmektedir. Buluntuların neredeyse hepsi yoğun bir şekilde aşınmıştır. Yüzeyleri çoğunlukla turuncu ve kahverengi patina kaplıdır. Büyük alet gruplarında iki yüzeyli el baltaları ve iri kazıyıcılar önemli bir yer tutar. Bu gruplar Acheul kültürün Türkiye’nin en batısında izlenmesi ve erken insan hareketlerinin somut kanıtları olması açısından önem teşkil eder. Çeşitli tiplerle temsil edilen yontuk çakıllar özellikle Trakya[19] ile karşılaştırılabilir veri üretilmesi için önemlidir. Çekirdekler çoğunlukla hazırlanmış çekirdek teknolojileriyle ilişkilidir (%60). Levallois ve Para-Levallois çekirdekler teknoloji içerisinde önemli bir yer tutar. Levallois çekirdeklerin çoğunluğuna karşın yongaların yalnızca birkaç örnekle izlenebiliyor olması şimdilik önemli bir sorun olarak karşımıza çıkar (yalnızca 7 örnek). Hazırlanmamış çekirdekler daha az orandadır (%40). Bunlar arasında küresel çekirdekler önemli bir yer tutar. Bu çekirdeklerden üretilen yongaların hepsi sert vurgaçla serbest el tekniğiyle yongalanmıştır. Bunun yanı sıra örs üzerinde iki kutuplu yongalamanın izleri silik bir biçimde de olsa endüstri içerisinde mevcuttur. Bu durum farklı hammadde kullanımlarının farklı teknik tercihlere yol açtığını gösterir. Özellikle kuvars yongalarda karşımıza çıkan teknik, kuvarsın homojen olmayan yapısının serbest el tekniğiyle yongalanmasının bir zorluğu olarak uygulanmış olabilir. Yapılan deneysel çalışmalar, örs üzerinde yongalama için diğer hammaddelere oranla daha az tahmin edilebilir bir şekilde kırılma ve parçalanma eğilimi gösteren kuvarsın, serbest el tekniğiyle yongalanmasının zorluğu karşısında bu tekniğe eğilim gösterilmesinin olağan olduğuna işaret etmektedir[20].
EKLER